Sosyal medyadaki kirlilik ve ‘yanlış anlaşılmalar’
nedeniyle işçi katliamıyla acının başkentine dönen Soma’da dün yaşanan gerilime
dair bir toparlama yapmak ihtiyacı duyuyoruz.
Soma'ya vardığımız ilk an itibariyle bizden önce şehre
gelenler tarafından Soma halkının içinde bulunduğu ruh hali konusunda net bir
biçimde hepimiz uyarıldık. Bu uyarının gerekliliğini anlamamak mümkün değildi.
Zira kente adım attığımız an itibariyle 5 dakika arayla verilen salalar, cami
anonsları bir ölüm kentine adım atıldığı gerçeğini tokat gibi çarpıyordu
insanın suratına. Sokaktaki bütün yüzler kaygılıydı, her adımda bir cenaze
evine rastlamak mümkündü. Kısacası sinirlerin fazlaca gergin olduğu bir kentteydik.
Kente gelmeden önce planımız derhal kazanın gerçekleştiği
madene giderek, bizden daha önce kente gelmiş muhabir arkadaşımız Burak Öz ile
buluşarak arama ve kurtarma çalışmalarını beraberce takip etmekti. Ancak bu
mümkün olmadı. Abdullah Gül'ün ziyareti nedeniyle yolların kapatılması
nedeniyle uzunca bir süre madene erişmemiz mümkün olmadı.
SOMA’NIN RUH HALİ
Saat 15.00 sonrası yollardaki engellerin kalkması üzerine
önce toplu mezarların bulunduğu Belediye Mezarlığı'na, ardından madenin kurulu
olduğu alanı ziyaret ettik. Toplu mezara gittiğimizde sabah bizlere yapılan
uyarıların haklılığı ile karşılaştık. Bir yanda hükümete ve yetkililere
tepkilerini sert sözlerle ifade eden cenaze yakınları, diğer yanda ise bu acılı
insanlara tepki gösteren ve ısrarla "siyaset yapmayın",
"bağırmak bir şeye yaramaz" cümlelerini kuranlar vardı.
MADEN BÖLGESİNİN FARKI
Maden bölgesine gittiğimizde ise bize ilk aktarılan gün
boyu bu bölgede madendeki yakınlarını bekleyenlere "dışarıdan gelenlere
bilgi vermemeleri", "dışarıdan gelenlerin ortalığı kışkırtmak için
geldikleri" yönünde uyarı ve telkinlerde bulunulduğu oldu. Gerçekten maden
bölgesindeki insanlarla konuşmak, kentteki insanlarla konuşmakla
kıyaslandığında daha zor oldu. Bu bölgeye ilişkin gözlem ve
değerlendirmelerimizi daha sonra aktarmak üzere bir kenara bırakıyoruz.
İLK SİNYAL: İKİ DARP
Saat 20.30 gibi maden bölgesini terk ederek tekrar kent
merkezine döndük. Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi avukatlar ve diğer
desteğe gelenlerle buluşma yerimiz olan Soma Öğretmenevi'ne geçtik. Burada
kalacak yer planlaması ile ilgilenirken, öğretmenevinin dışında, sokakta, şehir
dışından geldiği sırt çantalarından anlaşılan iki kişinin darp edildiğini
öğrendik. Dikkatli olmak, dışarıda yalnız başına dolaşmadan kalınacak yerlere
gidilmesini organize etmek gibi konularda birbirimize telkinlerde bulunurken,
bulunduğumuz öğretmenevinin bahçesinde önce bir grup genç tarafından dikkatli
olmamız ve saldırıya uğrayabileceğimiz söylendi, sonra öbek öbek insanların
toplanmaya başladığını fark ettik.
TEHLİKE TIRMANDIRILDI
Topluca, bahçenin tam ortasında kümelenmiş bir biçimde
oturmaya başladık. İlk anda toplananların bizimle bir ilgisi olup olmadığını
anlayamadık ancak daha sonra taciz eden tavırların açığa çıkması, hatta bir
arada oturduğumuz insanların yanlarına gelinerek "Siz gidin en iyisi.
Yarın daha vahim olacak" şeklinde tehditkar cümleler kurulması üzerine bu
birikmelerin doğrudan bizleri hedef aldığını anlamış olduk. Çok geçmeden
öğretmenevinin kapısında da bir kalabalığın birikmeye başladığı haberi geldi.
İçerideki sayı da artıyordu.
‘KONTROL ALTINDAKİ’ GERİLİM
Tedirgin edici bu tablonun duyulması ile birlikte elbette
bir bilgi kirliliği de oluştu. Etrafımızın polis tarafından sarıldığı, dışarı
çıkışımıza izin verilmediği, saldırıya uğradığımız gibi haberler de dolaşıma
girdi. Ancak sorunun özü tehdit ve birikme sınırında kaldı uzunca bir süre.
Bu arada birçok milletvekili, baro başkanı, haber
kanalları, sendikacılar ile yoğun telefon görüşmeleri yapıldı. Vali ile yapılan
görüşmede, Vali'nin "olayın kontrol altında olduğu" aktarıldı. Ancak
bu haber tarafımıza ulaştığında hala daha alınmış herhangi bir güvenlik önlemi
bulunmamaktaydı.
KOZAĞAÇLI: TEK DERT DAYANIŞMA
Telefonlarımızın çalma hızından anladığımız kadarıyla
yaşadıklarımızın medyada yaygın bir biçimde yer alması ile birlikte öğretmenevi
yönetimi ile görüşmeler başladı. Sürekli etrafın sakinleştirilmesi için çaba
harcandı. Öğretmenevi yönetimi ile Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı
Selçuk Kozağaçlı arasında görüşme yapıldığı sırada etrafta bekleyenler de
toplandı ve bir anda gerilimin tırmanacağı kaygısı oluştu. Ancak Selçuk Kozağaçlı,
kapsayıcı ve açıklayıcı bir konuşma yaparak, Soma'ya dışarıdan gelen herkesin
dayanışma için geldiğini, kimsenin siyasi görüşü ile bir ilgilerinin
olmadığını, tek dertlerinin dayanışma olduğunu anlattı.
TEPKİLERİ YATIŞTIRAN DİYALOG
Bina etrafında bekleyen kitle içinden "Sizin burayı
Gezi'ye çevirmek istediğiniz söylendi", "misafirlerin başımızın
üzerinde yeri var, ama siyaset yapılmasın" gibi tepkiler verildi. Ancak
bir süre sonra insanlar daha sakin tepkiler vermeye başladılar ve ortamdaki
gerilim yavaş yavaş yatıştı.
Bu tartışmanın sürdüğü sırada sınırlı sayıda polis memuru
da öğretmenevine geldi ve yine eş zamanlı olarak CHP ve MHP İlçe Başkanları da
mekana geldi. CHP İlçe Başkanı "sağduyu çağrısı" yaptı ve "Hepimiz
aynı acıyı yaşıyoruz" dedi.
MHP: MEKANI TERK EDİN
Ardından söz alan MHP İlçe Başkanı ise, herkesin acı
içinde olduğunu vurguladıktan sonra, ilçeye dayanışma için gelenlerin gitmesini
istedi. Soma’nın ticari bir yer olduğunu ve ortadaki tablonun bu imajı
zedelediğini ileri süren MHP yöneticisi, herkesin daha kötü ve provokatif
olaylar yaşanmaması için mekanı bir an önce terk etmesi gerektiğini söyledi.
Bu konuşmanın ardından önce bekleyenler öğretmenevini
terk etti. Ardından avukatlar, gazeteciler ve destekçiler kontrollü bir biçimde
kalacakları evlere dağıldı.
FACİANIN KIYISINDAN DÖNÜLDÜ
Soma halkının içinde bulunduğu ruh hali ve karşı karşıya
kaldığı felaket, belki Türkiye’de eşi benzeri olmayan acılardan. Ancak burada yürütülen
sistematik kışkırtma taktikleri, Türkiye siyasi tarihinden de çok tanıdık.
Yandaş medyanın “Soma’yı yeni bir Gezi yaratmak için başlattılar” saçmalığı ve
ilçeye gelen yetkililere halkın tepkisinin ardından ‘yetkililerin’ ortaya
saçtığı komplo teorilerinin sokakta yansımasıydı olanlar. Dün sonuçları çok
ağır olabilecek bir olay, bir nebze bilgi kirliliği yaşanmışsa da, oldukça
kontrollü bir biçimde engellendi.
HER ŞEYE RAĞMEN SOMA KALBİ
Ancak hükümet, Soma halkını desteklemek için gelenlere
karşı geliştirdiği dilden vazgeçmediği sürece, bu kadar hassas ve duygusal bir
ruh hali içerisinde olan insanların bir kısmının manipüle olması ve elim
olayların yaşanması kaçınılmaz olacak.
Yaşattığı bu acının hesabını vermek, yaraları onarmak
yerine acının vurduğu insanları onlarla dayanışmaya gelenlere karşı kışkırtan
hükümet, başarılı olamadı. O yüzden yaşadığı bu acı ve bu kışkırtma
politikalarına rağmen acısını, ilçesini bizimle paylaşan Somalılara teşekkür
ediyor, sonuna kadar onların yanında olduğumuzun altını çiziyoruz.
KarşıDireniş'ten Burak Öz, Sami Menteş, Can Bursalı ve ÇHD avukatlarından Ceren Uysal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder